24 Mart 2011 Perşembe
candan erçetin-git
baştan itirafımı sunayım,ben öyle hayatından şiir geçen insanlardan değilimdir(listede olanların çoğu tanıdığından tahmin edebilir zaten), lakin ara ara birileri (o da seyrektir,Cahit sıtkı Tarancı filan benzeri) dönemsel gelir gider, sonra ben de uzunca süre unuturum...
işte cemal safi de tam bu kontenjandan bir dönem rücu ile(ki şöyle de bir benzerlik var, o zaman da eserin yaşamıma hiç bir paralellik taşımamasına rağmen kudretinden etkilenip loopa almışlığım vardır) yaşantıma girip, başka neler yapmış bakayım diye arandığım, sonra da aklımdan çıkardığım kişidir.
şimdi yine hayatımda bir paralellik kuramıyorum ama kamu hizmeti yapacağım için paylaşmadan duramayacağım bir beste-güfte var, özellikle listedeki kırmızı bavul sahibi bayan arkadaşlar(ben göndermeden evvel keşfedip hakkını vermiş olmaları da kuvvetli olasılık elbette), yine cıvıyıp fonksiyonu dışında kullanarak Adnan Polat'ın istifası için kullanmakta beis görmeyecek ben gibi tüm Galatasaraylılar, ve yine benim gibi şu güzel baharın gelişinde arabanın camlarını açıp gümüşsuyundan boğaza sallanırken keyifle eşlik edeceklere armağanımdır.
sözleri elbette çok kuvvetli ama bestesi de Candan Erçetin'in kendisine ait, özel bir vurgu yapmakta faide(aynen yazıldığı gibi okunacak) görüyorum,
afiyetle dinleyin....
git
git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
günahıma girmeden, katilim olmadan git!
git de şen şakrak geçen günlerime gün ekle,
beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.
git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar
madem ki benli hayat sana kafes kadar dar,
uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.
hadi git, benden sana dilediğince izin,
öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.
kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
çünkü herkes beni kays, seni leyla bilirler.
sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
oysa ki hep yedekte, hep elde var saymıştın.
hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
zannetme ki pişmanlık, mutluluk kadar ırak!
sanma ki fasl-ı bahar geldiği gibi gitmez,
sanma ki hüsranını görmeye ömrün yetmez.
her darbene tehammül edecektir bedenim,
gururum mani olur perişanıma benim.
yari ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.
henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
sana gül bahçesini kim açar benden başka!
hercai arılara meyhanedir çiçekler,
kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!
madem aşk tablosunun takdirinden acizsin,
git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.
ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
git de allah aşkına bir selama muhtaç et!
güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!
kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm,
her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.
korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;
sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum.
git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
günahıma girmeden, katilim olmadan git!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder